Üçüncü yol

Üçüncü yol                                                           

      Türkiye’de siyaset normalleşiyor. Normalleşme, beraberinde uzunca süredir siyasetten beklenen kaliteyi de getirmeye yönelik sinyaller veriyor.

      Akılcı, gerçekçi, olaylara analitik yaklaşan; Türkiye’nin birliğini bütünlüğünü salt bir siyasal argüman olmanın ötesinde bağımsız, eşit ve insanca yaşamanın bir koşulu sayan ve var olan tüm değerleri önyargısız, samimiyetle sahiplenen birileri süreci yürütmeye çabalıyor.

      Çok da doğru yapıyorlar.

      Ama her doğru hareketin ilk başlarda biraz zorluğu da vardır.

      Yani siz eğer yıllarca sol kolunuzu başınızın üzerine kaldırmadıysanız ve bugün bunu denemenin vaktinin geldiğini düşünüyorsanız, o zaman biraz da zorlanacaksınız tabii. Diğer taraftan etrafınızda var olanları da bu çaba içerisine sokmak işin zorluğunu biraz daha artıracaktır.

      Çünkü onlardan kimisinin artık kolunu kaldırmaya hali bile kalmamıştır, kimisinin kaldırmaya hiç niyeti yoktur, kiminin de artık sol kolu yoktur…

       Türkiye’nin özellikle son on yılına iki siyasal anlayış hakim olmuştur:

       İnanca dayalı siyaset.

      Etnik kimliğe dayalı siyaset.

      İnançların ve etnisitenin siyasete hâkim olduğu özellikle son on yılın tartışmalarına ve geldiğimiz noktaya baktığımızda hiç de iyi bir manzarayla karşılaşmıyoruz.

      Siyaset kurumlarının bir ülkeyi ileriye götürme iddiasının aksine siyasete egemen olan bu iki anlayışın bizleri toplumsal ayrışmanın, kutuplaşmanın, zaman zaman da bunlardan kaynaklanan çatışmaların eşiğine getirdiğini üzülerek görüyoruz.

      Ekonomik ve sosyal alanda yeni zengin bir sınıf yaratmaktan öteye geçemeyen bu siyasal süreçten anlaşılan; toplumun bütününe artık hitap etme iddiasından uzaklaşıldığıdır.

      Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yerel yönetimlerde iktidar olup hizmet etme şansı bulan siyasal anlayış ise kendi alanıyla ilgili somut, topluma yönelik olumlu bir icra ortaya koyamamıştır.

      Son on yılın en kısa tahlili budur…

      Türkiye bundan sonraki on yıllarını nasıl değerlendirir ona tabii ki yurttaşlarımızın özgür iradesi karar verecektir.

      Bu iradeye yanıltıcı teşhis koymaya, onun tek sahibiymiş gibi davranmaya, onun duygularıyla oynamaya kimsenin hakkı yoktur.

      Türkiye’de siyaset normalleşiyor.

      Uzun ince bir yolda, taş atan çocukların kaçıştığı sokaklarda, herkesin evine, işine huzur, mutluluk ve güvenle gidebileceği yeni bir yol açılıyor, fena mı?

  


Yorumlar - Yorum Yaz
Saat
Hava Durumu
Takvim